OTOMATİK PORTAKAL

Öncelikle yazarımız Anthony Burgess’in bu kitabı yazarken içinde bulunduğu psikolojik durumdan bahsetmek istiyorum çünkü kitabın atmosferinin distopik ve iç karartıcı olmasının sebebini, yazarın o dönemki psikolojisine bağlıyorum. Yazarımıza bu kitabı yazmadan önce beyin tümörü tanısı konuluyor ve bir yıllık ömrünün kaldığı söyleniyor.(Anthony Burgess bu bir yıllık dönemde hem de eşine maddi bir destek sağlamak amacıyla altı kitap almıştır.) Bir yıl sonunda yazarımız aslında kendisine yanlış tanı konulduğunu öğreniyor. Otomatik Portakal böylesine çaresiz ve korkunç bir atmosferde yazılmıştır. Kitabı diğer romanlardan ayıran özellik ise bana göre bu kitabın sizi ister istemez iyilik, kötülük ve kötülüğe meyilli olma hususlarında düşünmeye sevk etmesi. Bu zamana kadar iyilik ve kötülük ikilemiyle ilgili birçok kitap yazılmıştır fakat Anthony Burgess bu ikilemi distopik bir ortama yedirerek daha anlaşılır ve tüyler ürpertici kılmayı başarabilmiştir. Çetelerin geceleri terör estirdiği, kokuşmuşluğun ve korkunun ilmek ilmek her yanı esir aldığı bir şehirde geçiyor hikaye. Söz konusu çetelerin bir tanesinin başında da başkahramanımız Alex var. Her türlü şiddeti, tacizi, hırsızlığı ve gaspı büyük bir rahatlıkla ve zerre vicdan azabı duymadan gerçekleştiren bir karakter Alex. Çete arkadaşları da aynı şekilde bütün bunları yaparken hiçbir şey hissetmeyen insanlar. Kitabı okurken ‘’bu kadar hissizliğin insan psikolojisinde bir nedeni olmalı.’’ Dedim ve aklıma kişilik bozukluğu da olabileceği geldi. Kişilik bozukluklarından biri olan Antisosyal Kişilik Bozukluğu tam da Alex’i tasvir ediyordu. Tutuklanmaya kadar gidebilen yineleyici eylemlerde bulunma, yalan söyleme, kendi çıkarları için başkalarının duygularını görmezden gelme, sık sık kavga ve dövüşlerde bulunma ve başkalarının can güvenliğini tehlikeye atma ve son olarak da herhangi birine verdiği zarardan dolayı vicdan azabı duymama gibi özellikler Antisosyal Kişilik Bozukluğuna sahip bir bireyin hareketleridir ve bu özelliklerin hepsi de kitabımızın başkahramanı Alex’te de bulunan davranışlar. Aynı zamanda Alex’in yaşı , çetenin diğer üç üyesine göre daha küçüktür ve diğerlerine liderlik yapıp onları her daim yönetme hırsına da sahiptir. Buradan Alex’in toksik bir liderlik anlayışına da sahip olduğu görülmektedir. Alex kitapta herhangi bir yerde çalışmayan ve girdiği hiçbir işte de tutunamayan birisi olarak tasvir edilmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireylerin de tıpkı Alex gibi çalışma ve eğitim hayatına pek uygun kişiler olmadıkları yapılan araştırmalarda gözlemlenmiştir. Kitabı okurken tetiklendiğim ve sonrasında da unutamadığım bazı olaylarla karşılaşmıştım. Yazar bu olayları betimlerken karakterlerin acımasızlığını ve umursamazlıklarını da hesaba katarak bu korkunç olayları okurun gözünde daha da hissedilebilir kılmıştır. Bu olaylardan bir tanesi yaşlı bir amcaya gecenin bir vakti hiçbir sebep yokken saldırarak darp etmeleri ve yaşlı amcanın parasını çalmalarıdır ki bu olayı gerçekleştirirken hepsinin keyfinin yerinde olması en akıl almaz kısımdır. Bu vb. olayları büyük bir coşku ve gururla gerçekleştiren Alex ve çetesinin elbette ki grupları çok normal bir şekilde zamanla dağılmaya başlar ve diğer çete üyeleri artık Alex’e bir ders vermenin zamanı geldiğini düşünür. Alex yalnız kalmıştır ve başı beladadır çünkü hükümetin o dönem yürüttüğü bir proje olan ehlileştirme projesi için denek durumundadır. Hapishane günlerinde de şiddete maruz kalan ve şiddete meylini günden güne türlü manipüle ve zorlamayla yitiren Alex artık suç işleyeceği zaman vücudu istemsizce tepkiler verir ve kusmaya başlar. İlk zamanlar bununla pek başa çıkamasa da çete arkadaşlarından birkaçını değişmiş ve ‘iyileşmiş’ olarak görünce kendisinin de bunu başarabileceğini düşünür ve yeni bir hayat kurma yolunda adım atmaya karar verir. Alex’in üzerinde baskı ve zorlamayla uygulanan deneyler çok işe yaramaması fakat arkadaşlarını gördükten sonra değişmeye karar vermesi insan psikolojisinde canlı bir örneğin daha işlevsel ve gerçekçi olduğunu bana öğreten bir detaydır. Otomatik Portakal kitabını okumuş olmak bu tarz insanların daha anlaşılır kılınması ve herkesin ‘iyiye gidebileceğine dair bir umut vadetmesi’ açısından önemlidir. Kütüphanenizde bulunması ve sık sık hatırlanması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.

Yusuf Can Çakır.

Yusuf Can ÇAKIR

Learn More →

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir